menderes türel 09/03/2009 tarihli yazısı

Değerli hemşehrim,

Umarım siz de farketmişsinizdir. Seçim kampanyasının başından beri her platformda “barış içinde yarış olsun” ilkem nedeniyle sadece projelerimi ve Antalya’nın geleceği hakkındaki düşüncelerimi dillendirdim. Ancak, proje sunumuma bugünlük ara vererek, sizinle diğer siyasi partilerin bizim projelerimizle ilgili iddalarına cevap vermek istiyorum.

1) Boğaçay projemizi hayata geçirebilmemiz için, bölgenin turizm alanı ilan edilmesine ihtiyaç yok!

Yıllardır bir çok uzmanın emek ve görüşlerini alarak hazırladığımız bir çok proje gibi, bir dünya projesi olan Boğaçay projemizi de halkımızın bilgisine sunduk.

Arkasından baktık ki, rakiplerimiz de tek tek “Boğaçay’da benim de projem var” demeye başladı. Sonrasında da bizim projemizi kötülemeye.. Aynı çevreler son olarak “yasa Boğaçay’ın turizm alanı olmasına izin vermedi, orada proje yapılamaz çünkü mahkeme kararı var ” demeye başladılar.

Evet, Bakanlar Kurulu Boğaçay’ı turizm alanı ilan etmişti ve Danıştay da bu kararı bozmuştu. Ama bu kararın bizim projemizin gerçekleştirilebilirliği ile hiçbir ilişkisi yoktur; yani bu karar bu projenin yapılmasına engel değildir. Aksine, Turizm Bakanlığı’ndan izin alma gibi bazı bürokratik zorunluluklara da gerek kalmamıştır. Çünkü bir bölge, turizm alanı ilan edildiğinde, orada artık Turizm Bakanlığı’ndan izinsiz bir şey yapılamaz, değişen budur.

Boğaçay bir turizm alanı olmadığına göre, izin almayı gerektiren dokunulamaz bir statüde de değildir. Çünkü halihazırda o bölge, kaderine terkedilmiş, bakımsız, uzun zamandır su alanı özelliklerini bile kaybetmiş bir havzadır.

Sonuç olarak, Boğaçay projesinin yapılması için Boğaçay ve çevresinin “Turizm Alanı” olması gibi bir zorunluluk yoktur. Bu proje Belediye imkanları ile yapılacaktır. Danıştay’ın bu konudaki iptal kararı, projenin uygulanmasına yönelik değil, Turizm Alanı olmasına yönelik kararın iptalidir.

Ayrıca yine Boğaçay bölgesinde su kaynağı olduğu, bu yüzden bu projenin yapılamayacağına dair iddalar var. Evet, burada kapasitesi çok düşük bir su kaynağı vardır fakat bu projenin yapılması için engel değildir. Çünkü; Şu anda Boğaçay bölgesindeki kaynaklarda 200 litre/saniye su bulunmaktadır. Biz Termesos’dan 10 katı su getirerek 2000 litre/saniye su alıyoruz. Manavgat suyunun kullanım hakkını da Bakanlar Kurulu kararı ile aldığımız için 2070 yılına kadar Antalya’nın su sorununu garantiledik. Dolayısı ile bu idda da geçersizdir.

O yüzden iddialıyız: BİZ BU PROJEYİ BELEDİYE OLARAK YAPACAĞIZ.

2) Antalya’da metro yapılamazdı. Yasal ve maddi engeller var

Projeler, hizmetler ve bazı yöneticilikler de gökten zembille inmiyor. Örneğin, “metro yapacağım” demekle metro yapılmıyor, yapılamıyor. “Niçin ve nasıl” sorularını sorup biraz da öğrenmek gerekiyor. Konuyla hiç bir ilgisi ve bilgisi olmayanlar, araştırma zahmetine de katlanıp öğrenmeden, metro yapacağım diye ortaya atılabiliyor!

Bir kente metro yapılması için Devlet Planlanma Teşkilatı, Devlet Demiryolları Limanlar ve Havayolları Müdürlüğü ‘nün izni olması gerekir, ve bu izinler de; trafiğin en yoğun olduğu saatteki tek yöndeki yolcu kapasitesi değerlerine göre verilir. Bu değer, 14000 kişiden aşağı olursa lastik tekerlekli ulaşıma, 14000- 25000 arası kişiden sonra hafif raylı bir sisteme; 25000 üstü kişiden sonra ancak yer altı metrosuna izin alınabilinir.

Bu izinler olmadan hiçbir plan proje yapılamayacağını, bu izin olmadan hiçbir kurumdan yatırım kredisi veya finansman bulunamayacağını öğrenmeden bol keseden atılabiliyorlar.

Antalya’ya yakın dönemde metro yapılabilmesi ihtimali yoktur. Uluslararası uzmanların çalışmaları ve yasal sınırlar dahilinde, Antalya’da toplu taşımada bir süre daha hafif raylı sistem ve tekerlekli sistemin yeterli ve gerekli olduğu ortaya çıkmıştır çünkü yapılan çalışmada 2020 yılı projeksiyonuna göre Antalya’da trafiğin en yoğun olduğu saatteki tek yöndeki yolcu kapasitesi 17000 olarak hesaplanmıştır.

Bizim yaptığımız 11km lik 1. Etap Hafif Raylı Sistem’in maliyeti 109 milyon Euro’dur. Eğer Metro yapılırsa bu maliyet minimum 4 katına çıkmaktadır. İşte bu yüzden bu kurumlar vatandaşların vergilerinden elde edilen bu paraların keyfi olarak harcanamaması adına trafikteki en yoğun saatteki yolcu kapasitesi değerlerine göre izin vermektedir.

3) Tenis Merkezi’nde gürültü olmaz, çünkü üstü gerektiğinde çok modern bir teknolojiyle kapatılabiliyor!

Yine yapmayı planladığımız tenis merkezi için, “O bölgeden uçaklar geçiyor, çok gürültülü olur. Tenis oynanamaz” diye iddia ediyorlar. Eğer “öğrenmeye” birazcık merakları olsalardı bu projeyi de biraz olsun inceleme gereği duyar, bu tenis kortunun çok modern ve teknolojik özelliklerle projelendirildiğini, üstünün kapandığını ve ses geçirmez olduğunu, tenis müsabakalarına uygunluk için gerekli her tür çözümün de üretilmiş olduğunu göreceklerdi.

Tenis Merkezi projemiz de tüm diğerleri gibi, dünya markası olma yolundaki Antalya’ya layık, modern ve ergonomik mimari özelliklerle kurgulanmıştır.

4) Yapımı Devam eden 30 Bin kişilik Stadyumu ve 10000 kişilik Basketbol Arenası’nı yıkmayı düşünmek demek, Antalya’nın ve Türkiye’nin çok büyük bir fırsatı kaçırması demek!

Yapımı süren 30 bin kişilik futbol salonu ve 10 Bin kişilik basketbol salonu’nu yıkılmalıymış. Kulaklarıma inanamadım. Biliyorsunuz 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası Antalya’da yapılacak. Türkiye’deki dört ayaktan bir tanesi Antalya’dır. Eğer bu tesislerin yetiştirilme ihtimali olmazsa, şampiyona Türkiye’nin elinden alınacak. Dünya Basketbol Şampiyonası; Olimpiyatlar, Dünya Futbol Kupası ve Avrupa Futbol Kupası’ndan sonra en önemli dördüncü organizasyon. Bu projeyi durdurmak ne demek biliyor musunuz? Bu projeyi durdurmak demek, bu şampiyona aracığıyla Antalya’nın tanıtımını durdurmak demek.

Ayrıca 10000 kişilik basketbol salonunu kullandığımız teknoloji ile birkaç dakika içinde 10000 kişilik kongre salonuna dönüştürebiliyoruz. Yani 1 taşta 2 kuş vuruyoruz. Zamandan, mekandan ve paradan kazanırken Antalya’nın geleceği için çok ciddi bir yatırım yaptık. Antalya’da işte bu salonla şehir merkezinde kongre turizmini gerçekleştirebileceğiz.

Antalya’nın mevcut futbol stadyumunun durumu ortadadır. Eskimiş ve şehir için yetersiz kapasitede bir stadyumdur. Burası yıkılarak yerine muhteşem bir park alanı yapılacaktır. Şu anda yapımı süren stadyum ise 2016 Avrupa Futbol Şampiyonasına ev sahipliği yapabilecek nitelikte olup, Antalya Sporumuzun da başarısının artmasına vesile olacaktır.

Çok daha güzel Antalya günleri dileklerimle,

Menderes Türel
Ak Parti Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı