İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ İLE İLGİLİ SORULAR:
1-İnsan hakları eğitimi hangi kaç türlü yapılır?Örnekleyiniz.
2-İnsan hakları eğitiminin basamakları nelerdir?
3-İnsan hakları eğitiminde en etkin görev nereye düşer?
4-“ “ “ eğitiminin basamaklarından biri olan bilgilendirme nasıl yapılır?
5-Duyarlı vatandaş nasıl olur?
6-İnsan hakları ile ilgili olan özel günler hangileridir?
7-İç tehdit,dış tehdit,anarşi,anarşist,terör,terörizm,uluslar arası terör ne demektir? Tanımlayınız.
8-Terörün yayılma nedenleri nelerdir?
9-Terör örgütleri hangi özellikteki gençleri ağlarına düşürürler?
10-Bazı kitle iletişim araçlarının bilerek bilmeyerek terörizme katkılarının sonucunda neler olur?
11-Doğal afetlerde çıkan söylentiler ile terörizme nasıl destek verirler?
12-Bazı ülkelerin terörü desteklemesinin ekonomik nedenini açıklayınız.
13- “ “ “ “ “ “ “ siyasi “ “ “ “
14-Teröre karşı halk niçin duyarsız olur?
15-Terörle mücadelede kişilere düşen görevler nelerdir?
16-Güncel tehdit nedir,kaça ayrılır?
17-İç tehdit nedir? Nasıl bir nitelik taşırlar?
18-*İç tehdit unsurlarını yaratanların amaçları nelerdir?
19-* Dış tehdit nedir?Dış tehdit unsurlarını yapanlar neler yapıyorlar?
20-*Ülkemizi tehdit eden dış tehdit unsurlarını yaratanları yazınız.
21-*İnsan haklarının korunmasında karşılaşılan sorunlar nelerdir?
22-*İnsan haklarının korunmasını hangi kişilik yapısında olan insanlar engeller?
23-* Eğitimsizlik, insan haklarının korunmasını nasıl engeller?örnekle açıklayınız.
24-* Siyasal nedenler, insan haklarının korunmasını nasıl engeller?
25-*Ekonomik nedenler. “ “ “ “ “ “ “ ?
26-*Kültürel “ “ “ “ “ “ “ “ “?
27-*İnsan olma bilinci nedir? Eksikliği insan haklarının korunmasını nasıl etkiler?Örneklerle açıklayınız.
28-* Hoşgörülü olma nedir? İnsan haklarının korunmasında niçin çok önemlidir?
Kategori: Kategorilenmemiş
-
insan hakları eğitimi ile ilgili sorular
-
insan haklarının korunmasında insan hakları eğitiminin önemi
İNSAN HAKLARININ KORUNMASINDA İNSAN HAKLARI EĞİTİMİNİN ÖNEMİ:
İnsan haklarının korunmasında en etkili yol EĞİTİMDİR.Çünkü eğitim süreci,öğrenilenlerin davranışa dönüştürülmesini de içermektedir.Bunun anlamı,insanların öğrendiklerini uygulamalarıdır.İnsan haklarının korunması için önce neler olduğunun bilinmesi gerekir.Bu da eğitimle olur.
İnsan hakları eğitimi iki şekilde verilebilir:
1)- ÖRGÜN EĞİTİM YOLUYLA OKULLARDA VERİLEBİLİR.
2)- YAYGIN EĞİTİM VE BASIN YAYIN KURULUŞLARI ARACILIĞI İLE BİREYLERİN İNSAN HAKLARI KONUSUNDA EĞİTİLMESİ.
İlköğretimde VATANDAŞLIK ve İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ DERSİ, orta eğitimde DEMOKRASİ ve İNSAN HAKLARI derslerinin kapsamında yer alan konular ÖRGÜN EĞİTİME örnektir.İnsan hakları konusunda düzenlenen SEMİNERLER,KONFERANSLAR,KONGRELER,AÇIK OTURUMLAR,RADYO ve TELEVİZYON PROGRAMLARI ise YAYGIN EĞİTİME örnektirler.
İNSAN HAKLARI EĞİTİMİNİN BASAMAKLARI:
1)- HABERDAR ETME
2)- BİLGİLENDİRME
3)- DAVRANIŞ GELİŞTİRME
4)- DUYARLI YURTTAŞ YETİŞTİRME’DİR.
&
1)- HABERDAR ETME: İnsan hakları eğitiminin ilk basamağı, kişiler bu haklardan haberdar etmektir.İnsanlar sahip olduğu hakların neler olduğu konusunda bilgilendirilmelidir.Çünkü bireyleri insan hakları konusunda bilgilendirmeden korunması olanaksızdır.Bu hakların neler olduğu,hangi uluslar arası belgelerde yer aldığı öğretilmelidir.Haberdar etme konusunda en etkin görev KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARINA düşmektedir.
2)- BİLGİLENDİRME: İnsan haklarının anlam ve öneminin kavranabilmesi için daha ayrıntılı bir öğretme ve öğrenmedir.Bu bilgilendirme;
* İnsan haklarının neler olduğu,bu hakların kapsamı ve niteliği
* İnsan haklarını tarihsel gelişimi ve bugünkü durumu
* Dünyadaki insan hakları uygulamaları
* Ülkemizde ve dünyada insan hakları ile ilgilenen kurum ve kuruluşlar
* İnsan haklarının nasıl kullanılacağı ve korunacağı konularında yapılır.
Bilgilendirme konusunda en etkin görevi SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ üstlenmektedir.
3)- DAVRANIŞ GELİŞTİRME: Eğitimin temel hedefi davranış geliştirmedir.Eğitim sürecinde öğrenilenler,davranışa dönüştürülemezse eğitim amacına ulaşmamış demektir.İnsan hakları eğitimi DAVRANIŞ GELİŞTİRME EĞİTİMİDİR.Haklarında haberdar olan,bu konuda yeterli bilgiye sahip olan insanlar,doğal olarak bu hakları kullanırlar.Başkalarının haklarına saygı göstermenin aslında kendi haklarına saygı göstermek olduğunu bilirler ve ona göre davranırlar.
4)- DUYARLI VATANDAŞ YETİŞTİRME: İnsan hakları eğitiminin amaçlarından biri de haklarının ve ödevlerinin bilincinde olan,insan haklarına duyarlı yurttaşlar yetiştirmektir.Duyarlı yurttaşlar kendi haklarının çiğnenmesine izin vermezler.Hakları çiğnendiğinde sessiz kalmak yerine yasal yollardan haklarını ararlar.Herhangi bir kişinin haklarının çiğnenmesi durumunda tepki gösterirler.Davranışları ile başka insanlara örnek olurlar.Duyarlı yurttaşlar; devletin işlerini kolaylaştırırlar.Sokaklarda biriken çöpler toplanmazsa ilgililere haber verirler.Denizleri,gölleri,akarsuları kirletmemeye özen gösteririler.Duyarlı yurttaşlar ayrımcılık yapmazlar.Farklı düşüncelere ve görüşlere saygılı olurlar.
İNSAN HAKLARI İLE İLGİLİ ÖZEL GÜNLER:
1)-İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin kabul edildiği 10 ARALIK günü ile başlayan hafta İNSAN HAKLARI HAFTASI olarak kutlanır.
2)- DÜNYA BARIŞ GÜNÜ (1 Eylül)
3)- DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ ( Ekim ayının ilk pazartesi günü)
4)- BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜNÜ ( 24 Ekim)
5)- ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ ( 20 Kasım)
6)- DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ( 8 Mart)
7)- ÖZÜRLÜLER HAFTASI ( 10-16 Mayıs)
8)- ÇEVRE KORUMA HAFTASI ( Haziran ayının ikinci pazartesi günü)
9)- 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI ( TBMM 1986 yılında aldığı bir kararla bu bayramın dünyanın diğer ülkelerden gelen çocuklarla birlikte kutlanmasını kararlaştırdı.)
________&________
ÜLKEMİZE YÖNELİK İÇ VE DIŞTEHDİT
İÇ TEHDİT: Bir ulusun KÜLTÜR,DİL,DİN,YURT,TARİH ve ÜLKÜ BİRLİĞİNİN zayıflatılarak ülkenin parçalanmasının amaçlanmasına denir.
DIŞ TEHDİT: Diğer ülkelerin, bir ulusun birlik ve beraberliğini bozmak, o ülkeyi ele geçirmek amacı ile oluşturdukları tehlikedir.
Ülkemiz stratejik konumundan dolayı iç ve dış tehdit altındadır.
ANARŞİ: Bir ülkede, siyasi ve idari kurumlardaki çözülme sonucu devlet denetiminin kalmamasıdır.
ANARŞİST : Siyasi ve idari kurumlarda çözülme yaratmak ve devlet denetimini ortadan kaldırmak amacıyla eylemlere girişenlere denir.
TERÖR:Belli kişi ya da toplulukların,toplumu yıldırma,cana kıyma ve malı yakıp yıkma,korkutma yolu ile hedeflerine ulaşmayı hedeflemesidir.
TERÖRİZM : Siyasal bir amaca ulaşmak için şiddet,korkutma ,yıldırma hareketlerini düzenli bir biçimde tekrarlanmasıdır.
ULUSLAR ARASI TERÖR: Terör, sadece bir ülkenin sınırları dışına taşarak yabancı hedeflere yöneliyorsa,bir ya da daha çok yabancı devlet tarafından destekleniyorsa,uluslar arası nitelik taşıyan örgütler tarafından gerçekleştiriliyorsa buna uluslar arası terör denir.
&
TERÖRÜN YAYILMA NEDENLERİ:
Bugünlerde dünya kamuoyunu en çok meşgul eden sorunlardan biri terördür.Giderek yayılan teröre bir çözüm bulunması insanlığın önünde bekleyen önemli bir sorundur.Terörün pek çok yayılma nedeni vardır.
1)- BİLGİ ve ANLAYIŞ AZLIĞI: Terör örgütleri; gazeteler,dergiler,radyo ve televizyonlar aracılığı ile çeşitli propagandalara girişerek toplumu etkilemeye çalışırlar.Böylece kendilerine yandaşlar bulmak için çaba gösterirler.Terörün yarattığı kötü sonuçlar hakkında bilgisi olmayan bazı gençler, zaman zaman bu propagandaların etkisi altında kalmaktadırlar.Özellikle AİLE İÇİ SORUNLARI OLAN,EKONOMİK SIKINTI ÇEKEN,EĞİTİMSİZ,İŞSİZ GENÇLER TERÖR ÖRGÜTLERİNİN VAATLERİNİ GERÇEK SANMAKTA bu örgütlere katılmaktadırlar.Bu gençler,bir süre sonra gerçekleri görüp yaptıkları eylemlerden pişman olsalar ve bu örgütlerden ayrılmak isteseler bile örgütlerin baskısından kolayca kurtulamamaktadırlar. 2)- KAMUOYUNUN TERÖR KONUSUNDA EĞİTİMSİZLİĞİ : Kamuoyunun terör konusunda eğitilmemesi,halkın terör olayları karşısında tepkisiz kalmasına neden olur.Kamuoyunu terör konusunda bilinçlendirmek için,toplumun tüm kesimlerine demokrasi,eşitlik,adalet,insan hakları,tarih ve siyasal kültür konularında bilgi verilmesi gereklidir.
3)- BAZI KİŞİ VE KURULUŞLARIN BİLEREK VEYA BİLMEYEREK TERÖRİZME KATKISI:
Bilerek terörizmi destekleyenler,terörden çıkar sağlamak amacındadırlar.( silah ve uyuşturucu kaçakçıları ..) Haksızlığa uğrayan bazı insanlar terör örgütlerinin tuzağına düşüp bunların çalışmalarına bilmeden destek verebilirler.
4)- BAZI KİTLE HABERLEŞME ARAÇLARININ BİLEREK VEYA BİLMEYEREK TERÖRİZME KATKISI: Kitle haberleşme araçları; radyolar,televizyonlar,gazeteler ve dergilerdir.Bunlar her eve girmiş durumdadırlar ve dünyaya açılan pencerelerimizdir.Teröristlerin amaçlarından biri de halkı etkilemek ve propaganda yapmaktır.Bazı kitle haberleşme araçları,terörist olayları yayımlarken teröristleri bu amaçlarına bilerek ya da bilmeyerek hizmet etmiş olurlar.Toplumda teröristleri çok güçlü oldukları kanısının uyanmasına neden olabilirler.Eğer olaylar tam bir yansızlıkla yansıtılmazsa,bazı kişiler teröristlere sempati ile bakabilirler.Basın organları olayları yansıtırken çok dikkatli olmalıdır.
5)- DOĞAL AFETLERDE ÇIKAN SÖYLENTİLER :
Ülkemiz,yeryüzünün önemli deprem kuşaklarından biri üzerindedir.Bu nedenle ülkemiz, sık sık deprem yıkımıyla karşı karşıya kalmaktadır.Ancak bazı kişiler, bu felaketleri kötü amaçları için kullanmaktadırlar.Bu gibi durumlarda,fırsatçı insanların yaydığı söylentilere inanmamalıyız.Resmi kaynaklı haberlerin dışındaki bilgileri kuşku ile karşılamalıyız.
6)- TERÖRÜ DESTEKLEYEN DEVLETLERİN VARLIĞI: Terörün hızla yayılmasının nedeni bazı ülkelerin terörü desteklemeleridir.Bazı ülkelerin terörü desteklemelerinin pek çok nedeni vardır. Ancak bu nedenlerden en önemlileri,EKONOMİK ve SİYASAL NEDENLERDİR. Bazı ülkeler,kendilerine rakip olarak gördükleri ülkelerin ekonomik yönden güçlenmesini istemezler.Kendi ürettiği malları bu ülkeye satarak orayı kendi pazarları durumuna getirirler.Siyasal nedenlerle terörü destekleyen bazı ülkeler ise kendilerine düşman olarak gördükleri bütünlüğünü bozmak,bu devleti ortadan kaldırmak için terörü desteklerler.Bu isteğini açıkça savaşla yerine getirmek yerine,devleti içten parçalayabilmek için SOĞUK SAVAŞIN EN ETKİLİ VE DAHA AZ MASRAFLI yöntemlerinden birisi olan ANARŞİ ve TERÖR faaliyetlerini desteklemektedirler.
7)- BAZI SİLAH ÜRETİCİLERİNİN ÖRGÜTLERE SİLAH SATMASI: Anarşi ve terörü besleyen en önemli kaynaklar,silah ve uyuşturucu ticaretidir.
8)- ÜLKELER ARASINDA İŞ BİRLİĞİNİN SAĞLAMAMASI : Bazı ülkeler teröre karşı duyarsız kalmaktadırlar.
9)- HALKIN YETERİ KADAR DUYARLI OLMAMASI : Halkın bilgisi ve eğitimsiz olması nedeniyle terör olaylarına karşı seyirci kalmaktadır.Terörden en büyük zararı yine halk görmektedir.Bu yüzden halkın terör olaylarına karşı duyarlı olması,hem gerekli hem de zorunludur.Yasaların izin verdiği yolları kullanarak tepki göstermeyi gerektirir.
________&________TERÖRLE MÜCADELEDE KİŞİLERE DÜŞEN GÖREVLER:
Terörle mücadeleyi esas olarak devlet güçleri yürütür.Ancak kişilere de çok önemli görevler düşer.
1)- MİLLİ HEDEFLER DOĞRULTUSUNDA BİLİNÇLİ OLMAK: Milli hedefleri kavrayan insanlar,ulusal çıkarları kişisel çıkarlarının üstünde tutarlar.
2)- EĞİTİM ve ÖĞRETİMİ, MİLLİ BİRLİK ve BERABERLİĞİ SAĞLAYICI ve GÜÇLENDİRİCİ TARZDA SÜRDÜRMEK.
3)- YIKICI ve BÖLÜCÜ FAALİYETLERE KARŞI BİLİNÇLİ OLMAK
4)- YIKICI ve BÖLÜCÜ FAALİYETLERİ ETKİSİZ KILABİLECEK DÜŞÜNCE YAPISINA SAHİP OLMAK
5)- TERÖRİZME KARŞI DUYARLI OLMAK
6)- TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE,TÜRK TOPLUMUNA ,TÜRK MİLLİ DEĞER ve KÜLTÜRÜNE BAĞLI OLMAK
7)- CUMHURİYET YÖNETİMİNE İNANÇLA BAĞLI OLMAK
8)- TÜRK OLMAKLA GURUR DUYMAK
9)- VATAN ve BAYRAK SEVGİSİ İLE DOLU OLMAK
________&________
GÜNCEL TEHDİT
TANIMI:Bir ülkenin yaşanılan dönemde karşı karşıya kaldığı tehlikeleri anlatır.İç ve dış tehdit olmak üzere iki türlüdür.
İÇ TEHDİT UNSURLARI:Devletimizin varlığını ve birliğini tehdit eden,kendi içimizden çıkan ve diğer devletler tarafından yönlendirilen unsurlardır.Yıkıcı,bölücü,gerici ve ırkçı bir nitelik taşırlar.Bunların temel hedefi; laik,demokratik,sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye cumhuriyetini yıkmak;Atatürk ilkelerini ve cumhuriyetimizi ortadan kaldırıp,kendi amaçları doğrultusunda rejimi değiştirmektir.
Amaçlarına ulaşmak için neler yaparlar:
1-Hedefleri doğrultusunda kullanabilecekleri her türlü kurum ve kuruluşa sızarlar.Buralarda denetim kurmak isterler.
2- Terör eylemleri ile halk üzerinde korku ve dehşet yaratırlar.Halkımızı yıldırmaya çalışırlar.
3-Çeşitli vaatlerle gençleri kandırıp,örgütlerine yeni elemanlar kazandırıp güçlenmeye çalışırlar.
4-Halkımız arasındaki her türlü farklılıkları kullanarak ırk,din,siyasi görüş ayrılıklarını körükleyip,ulusal bütünlüğümüzü bozmak için ellerinden geleni yaparlar.
5-Öldürme,yaralama,adam kaçırma gibi eylemleri yaparak gündemde kalmaya çalışırlar.Kendilerinin devlet otoritesinden daha güçle oldukları imajını vermeye çalışrlar.
6-Uyuşturucu ve silah kaçakçılığı gibi işlere girişir,soygun yapar,haraç toplarlar.Bu yollardan elde ettikleri parayı amaçlarına ulaşmak için kullanırlar.
&DIŞ TEHDİT UNSURLARI:
TANIMI:Bir ülkenin bulunduğu yer (stratejik önem taşıması),yer üstü ve yer altı kaynakları bakımından zengin olması gibi nedenlerle başka ülkeler tarafından tehdit altında olmasıdır.
DIŞ TEHDİT UNSURLARININ AMAÇLARI:
Ülkemiz coğrafi konumu nedeniyle dünyanın stratejik öneme sahip bir bölgesinde yer almaktadır.Güçlü bir Türkiye çıkarların sarsacak bölgeyi istedikleri gibi kullanamayacaklardır.Bu nedenle; 1-Kalkınmamızı,gelişip güçlenmemizi istemiyorlar.( Üretimimizi engelleyip onlara muhtaç olmamızı istiyorlar)
2-Ülkemizin kültürel değerlerini yok edip,kendi kültürlerini benimsetmek için ellerinden geleni yapıyorlar.( Dilimizi bozmak,yabancı müzik,giyim ve yemek tarzımızı değiştirmek)
3-Ülkemizin birliğini ve beraberliğini bozmak,ülkemizi parçalayıp bölmek için türlü oyunlar oynayıp,iç tehdit unsurları olan yıkıcı ve bölücü unsurlarla iş birliği yapmaktadırlar.
ÜLKEMİZİ TEHDİT EDEN DIŞ TEHDİT UNSURLARININ BAŞLICALARI:
1-Ülkemize ve ulusumuza düşman olan devletler .( Bunlar arasında tarihten gelen düşmanlıklar vardır.)
2-Ülkemizde kendi siyasal sistemlerinin bir benzerini kurmak isteyen devletler.
3-Ülkemizin güçlenip kalkınmasını kendi çıkarlarına uygun bulmayan devletler.
4-Uluslar arası silah ve uyuşturucu kaçakçılarıdır.( Kaçakçıların temel hedefi,ülkemizi silah ve uyuşturucu pazarı olarak kullanıp ceplerini doldurmaktır.)
_____________ & _______________
İNSAN HAKLARININ KORUNMASINDA KARŞILAŞILAN SORUNLAR:
1-KİŞİLERİN ÖZELLİKLERİNDEN KAYNAKLANAN ENGELLER: Ön yargılı,inatçı,sinirli,
öfkeli,kavgacı bir kişiliğe sahip olan kişilikler insan haklarının korunmasında engel teşkil ederler.Sessiz ve çekingen kişiliklere sahip olanlar da haklarını arayamazlar.
2- EĞİTİMSİZLİKTEN KAYNAKLANAN ENGELLER:Belli bir eğitim görmeyen görmeyen yurttaşlar,yaşamlarına yön verecek bilgi ve becerilerden yoksun kalırlar.Örneğin: okuma yazma bilmeyen bir yurttaş,hakları çiğnendiği zaman yasal yollara başvurabilmek için bir dilekçe bile yazamaz.Temel hak ve özgürlüklerinin farkında olmayanlar da vardır.
Eğitim ailede başlar,çevrede,sokakta ve günlük yaşamda devam eder gider.Eğitimin ikinci ve en önemli basamağı okulda verilen eğitim ve öğretimdir.Temel bilgilerin pek çoğu okulda öğrenilir.
3- SİYASAL NEDENLERDEN KAYNAKLANAN ENGELLER: ( Siyaset,devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıdır.) Demokratik rejim dışındaki rejimlerde insan hak ve özgürlükleri yoktur.Bu hakların aranması anayasa ile güvence altına alınmadığı için buralarda yaşayan insanlar haklarından habersizdirler.4- EKONOMİK NEDENLERDEN KAYNAKLANAN ENGELLER:
EKONOMİ: Üretim,dağıtım,tüketim ve bölüşüm ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır.
Her ülkenin ekonomik yapısı ve özellikleri farklıdır. Kaynakları zengin ülkelerdeki insanlar rahat yaşarken,kaynakları kıt,ekonomisi gelişmemiş ülkelerde milli gelir adaletsiz paylaşılmaktadır.Zengin ülkelerden faiz karşılığı alınan borçların ve bu borçların ödenmesinde yaşanan sıkıntılar,bu ülkelerdeki halkın giderek daha da yoksullaşmasına neden olmaktadır.
5-KÜLTÜREL NEDENLERDEN KAYNAKLANAN ENGELLER: İnsanların zaman içinde oluşturduğu tüm maddi ve manevi değerlerine kültür denir.Her toplumun kendine özgü bir kültürü vardır.Bu kültürün bir sonucu olarak gelenekleri,giyinişleri,sanatları,edebiyatları farklıdır.Kültürel davranış kalıpları bazen insan hakları açısından olumsuz sonuçlar ortaya çıkarabilir.Örneğin; kadının tüm ev işlerini tek başına yapması,çalışan kadının kazancını kocasına teslim etmesi,küçük çocukların yaşına uygun olmayan işlerde çalıştırılması gibi.Bu tür davranışlar insan haklarına aykırıdır ve insan gelişiminin önündeki engellerdir.
6-İNSAN OLMA BİLİNCİNİN EKSİKLİĞİ:İnsan olduğunun,ve insan olmaktan dolayı birtakım haklarının olduğunun bilincinde olan kişi insan olma bilincine sahip kişidir.Bu bilince sahip kişiler haklarının çiğnenmesine izin vermezler.Kendi haklarını korumakla yetinmez,başka insanların hakları çiğnendiği zaman da tepki gösteririler.Hakları çiğnenen insanlara yardımcı olur,onlara yasal yolları gösterirler.Kendini başka insanlardan üstün gören ırk,din,dil,cinsiyet ayrımcılığı yapan insanlarda insan olma bilinci GELİŞMEMİŞTİR.Örneğin; insan olma bilinci eksik bir kişi,çevrenin kirletilmesine duyarsız kalır,hatta düşüncesizce kendisi de çevreyi kirletir.Büyükler,küçüklerin de bir insan olduğunu,onların da aile içi sorunlarda düşüncelerini belirtmeleri gerektiğini bilir,küçüklerin görüş ve düşüncelerini de alarak kararları öyle verirler.
7-HOŞGÖRÜSÜZLÜK: Bir şeyi anlayışla karşılayarak hoş görme durumu,müsamaha,tolerans demektir.Hoşgörü bir insanın olabileceği insani değerlerin en güzellerinden biridir.Hoşgörülü bir insan,başkalarının kendisinden farklı düşünebileceğini,farklı değerlere inanabileceğini bilir.Kendisine en aykırı gelen düşünce,yaşayış ve inanışları yadırgamaz.Birbirini dinlemeyen,
karşıt düşüncelere saygı göstermeyen kişilerden oluşan bir toplumda hoşgörüden söz edilemez.Hoşgörüsüz kişi,kendi düşüncesinin doğruluğuna kesin olarak inanır.Hoşgörüsüz insanların çoğunlukta olduğu toplumlarda insan haklarına saygı gösterilmez.Farklı düşünüş ve inanışlar,toplumsal zenginliklerdir.
8- TOPLUMSAL İLİŞKİLERİN DÜZENLENME BİLİNCİ: İnsan toplumsal bir varlıktır.Toplum içindeki öteki kişilerle ve toplumsal kurumlarla sürekli bir ilişki içindedir.Bu ilişkilerin tümü,belli kurallara ve yasalara uygun olarak yürütülmektedir.
________&________ A.Çakacıoğlu -
trikopis ve mustafa kemal atatürk
Trikopis ve Mustafa Kemal
Büyük Taarruz esnasında Gazi’nin yanında bulunan arkadaşları, Yunan Kuvvetleri Komutanı General Trikopis’in Başkomutan Çadırı’na nasıl getirildiğini şöyle anlattılar:
Trikopis, diğer esir kolordu ve tümen komutanları ile birlikte Gazi’nin huzuruna çıkarıldıkları zaman, hepsi çok heyecanlı ve bitkin halde imişler. Gazi, bunları oturtmuş, kendilerini teselli için bu gibi yenilgilerin tarihte örnekleri olduğunu, sevk ve idareyi eksiksiz yapmış iseler vicdanen rahat olabileceklerini söylediği zaman, Trikopis:
-Askeri görevimi tamamen yaptığıma eminim. Fakat asıl görevimi maalesef yapamadım, diye intihar edemediğini anlatmak isterken, Gazi:
-O size ait bir düşüncedir, diye sözünü kesmiş ve harita üzerinde:
-Şurada bir tümeniniz vardı. Niçin onu şuraya almadınız. Filan yerdeki kuvvetlerinizi falan yere sürseydiniz daha iyi olmaz mıydı? Gibi bazı eleştiriler yapmış, Trikopis:
-Ben öyle hareket etmek için emir verdim. Fakat (yanındaki Kolordu Komutanı’nı göstererek) bu yapamadı, demiş.
Bu görüşmeler olurken esir komutan yavaşça yanında bulunan subaylarımızdan birine:
-Bizim ile konuşan bu general kimdir? diye sormuş, subay:
-Başkomutan Mustafa Kemal, deyince adam hayrete düşmüş:
-Şimdi anladım biz niçin mağlup olduk! Bizim Başkomutan İzmir’de vapurda oturuyordu, diyerek derdini dökmüş.Em.Tümg. Muzaffer ERENDİL, İlginç Olaylar ve Anekdotlarla Atatürk, s.43
Padişahların Tılsımlı Gömlekleri
Osmanlı sultanlarının ayet, hadis ve sembollerle süslü her biri üç-dört yılda dokunan ‘tılsımlı gömlekler’inin sırrı hâlâ çözülemiyor. Uzmanlar, gömleklere işlenen şifrelerin Osmanlı tarihine ışık tutacağına inanıyor. Osmanlı padişahlarının savaşta galip gelmek, nazardan korunmak ve şifa bulmak için giyindikleri tılsımlı gömleklerin üzerindeki harf ve rakamların işaret ettiği anlam şimdilik bir sır.
Üstelik çözülemeyen yalnızca şifreler değil, kumaşların nasıl olup da 8 bin çözgü ipiyle dokunduğu da anlaşılabilmiş değil.
Gömleklerin şifresini ve dokuma tekniğinde kullanılan formülü bulmak ise merak tatmininden daha öte bir anlam taşıyor. Amaç, ‘altın oran’ı Türk tekstilinin hizmetinde kullanmak.Tılsımlı sultan gömlekleri, ayet ve duaları tespit eden bir alim, işe başlamak için ‘eşref saati’ni hesaplayan müneccim ve sonunda gömleği bezeyen nakkaşların ortak ürünü. Kumaşlar çoğunlukla o zamanki adıyla Tonguzlu olan Denizli’den getiriliyor saraya. Denizli’nin kaliteli pamuğundan dokunan bezler, iç giyimi olarak tasarlanan tılsımlı gömlekler için bire bir. Hattatların kağıdı terbiye etmek için kullandığı aharlama yöntemiyle yazıya elverişli hale getirilen kumaşlar nakkaşlar atölyesinde işlenmiş. Bir gömlek üzerinde 3-4 yıl uğraşan hattatlar için meçhul kahramanlar yakıştırması yerinde olur; çünkü gömleklerin pek azında kimin tarafından yapıldığı yazılı.
1978 yılından bu yana Topkapı Sarayı Müzesi’nde Osmanlı tekstili ve padişah giysileri üzerine çalışan Doç. Dr. Hülya Tezcan, tılsımlı gömlekleri grafik sanatının zirvesi olarak tanımlıyor. Gömleklerin üzerine celi, sülüs, kufi yazıyla işlenen ayetler ve dualar kare, yıldız gibi geometrik şekillerin ya da Kadem-i Saadet, Süleyman Mührü, Zülfikâr, lale gibi anlamlı motiflerin içine yazılmış. 15-20. yüzyıl arasında hazırlanan padişah giysilerini içeren saray koleksiyonunda Peygamber Efendimizin nübüvvet mührü, Hilye-i Şerif ve O’nun için yazılan Kaside-i Bürde’yle bezenmiş dört gömlek yer alıyor. Ancak diğer gömlekler üzerinde de yine Peygamberimize ait Kadem-i Saadet ve Nalın-ı Saadet motifleri kullanılmış.
Tılsımlı gömlekler üzerinde sıkça yer alan iki motif ise Hz. Ali’nin ucu çatallı kılıcı ‘Zülfikâr’ ve çoğunlukla Musevi inancıyla bağdaştırılan Süleyman Mührü. Hülya Tezcan, gömleklerde Süleyman Mührü’nün saltanatın ebediyetini temsilen kullanıldığını ve Allah, Hz. Muhammed ve Hz. Ali isimlerinin çoğunlukla bir arada anıldığını tespit etmiş. Koleksiyonun en eski tarihli gömleği Şehzade Cem’e ait. Üzerinde 1477-1480 yılları arasında yapıldığına dair bir not bulunan gömlek ihtimal ki, 18 Temmuz 1482’de Anamur açıklarında şövalyelerin gemisine binerek Rodos’a hareket eden Cem Sultan’ın üzerindeydi. Talihsiz şehzade, saltanat yarışından galip çıkması için giydiği tılsımlı gömleğe rağmen Rodos’ta esir alındı. Cem’in gömleği şimdi Topkapı Sarayı koleksiyonunda. Ancak Viyana kuşatmasında bozguna uğrayan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın gömleğinin hâlâ Viyana’da bir manastırda olduğu tahmin ediliyor.
Hülya Tezcan, Osmanlı tarihinin tılsımlı gömlekler üzerinden okunabileceğini söylüyor. Nitekim 2. Selim’e Hürrem Sultan tarafından diktirilen gömlek yalnızca Selim ve Bayezıd arasındaki taht mücadelesini değil, Rüstem Paşa’nın entrikalarıyla boğdurulan Şehzade Mustafa’nın hazin sonunu da anlatır. Sultan 3. Murat’a ait gömlekte ise Konya Mevlevihanesi’ni kuran Şeyh Sinaneddin Dede’nin padişahlarla kurduğu iletişimi görmek mümkün. Sinaneddin Dede sadece gömleği yapan kişi değil, doğu seferine çıkarken elini öpüp hatırını soran Yavuz Sultan Selim’e; ‘Seferden zaferle döneceksin; benim senden tek isteğim dergâha yardım etmendir.’ diyen ilginç bir kişilik.Yavuz hakikaten savaştan zaferle dönüyor ve Konya Mevlevihanesi’ni yapmaya başlıyor. Yavuz’dan sonra Kanuni ve 2. Selim dönemlerini de gören Şeyh Sınaneddin Dede’nin ömrünün son demlerinde 3. Murat’a hediye ettiği tılsımlı gömlek saraya bir teşekkür babında. Yine aynı sultana ait gömleklerden biri ‘Oğlum, aslanım.’ diye başlayan kitabesiyle diğerlerinden ayrılıyor. Oğluna pek düşkün olan Nur Banu Sultan’ın hazırlattığı gömleğin amacı gözü Safiye Sultan’dan başkasını görmeyen 3. Murat’ın başka evlilikler yapması. Nur Banu Sultan tahtı vârissiz bırakmamak için girdiği bu gömlekli mücadeleden zaferle çıkıyor ve 3. Murat ardında 19 erkek 20 küsur kız çocuğu bırakarak bu dünyadan ayrılıyor. Ancak erkek çocukların sonraki taht kavgalarında öldürülmesi Nur Banu Sultan’ın çalışmalarının boşa gittiği şeklinde yorumlanabilir.
Allahım sevgimi kulun Mustafa’nın gönlüne ver!Tılsımlı gömlekler sadece padişahlar ve şehzadeler için yapılmamış. Saray çevresine yakın paşalardan özellikle makam hırsı olanlar da kendileri için gömlek hazırlatmışlar. Onlardan biri Moralı Hasan Paşa, gömleğinin üzerine şöyle yazdırmış: ‘Allahım senden sevgimi, muhabbetimi kulun Mustafa’nın gönlüne vermeni dilerim. Nasıl vahyini sevgilin Muhammed’in kalbine ilham etmişsen ruhumla Sultan Mustafa’nın ruhunu uzlaştır.’ Gömleğin yakasındaki küçük karelerde ise ‘Ey herşeyi kolaylaştıran Allahım, Hasan Paşa’nın muradını da kolaylaştır.’ yazıyor. Hasan Paşa’nın muradı nedir, sadrazam olmak.Hülya Tezcan bu gömlekten hareketle yaptığı araştırmada, paşanın çok hırslı bir adam olduğu ve sadrazam olabilmek için padişahları canından bezdirdiği bilgisine ulaşmış. Moralı Hasan Paşa sonunda muradına ulaşıp sadrazam olabilmiş. Saltanat kavgalarının uzağındaki halk da tılsımlı gömleklerden payına düşeni almış. Dönemin tarikat dergahlarında, sarılıktan, akrep sokmasından korunmaya yönelik hazırlanan gömlekler arasında kadınları eşlerine şirin gösteren gömlekler de var. İç gömleklerden günümüze ulaşanlar, üzerlerindeki leke hatta yaka kirleriyle duruyor; çünkü bu gömleklerin yıkanması mümkün değil.
Bir de hiç kullanılmadan kaldırılan gömlekler var koleksiyonda. Tezcan, ‘Sarayda her şeyin bol bol yedeği vardır. Elimizde yüzlerce giyilmemiş bebek elbisesi var.’ diyor. İpeğin nadir kullanıldığı bu alanda tılsımlı takke ve takma yakalar da var. Takma yakayla ilgili bir açıklamaya rastlamayan Hülya Tezcan, kendince bir çıkarımda bulunuyor: ‘Yaka, sultanların törenlerde giydiği kaftanın yaka kesimine benziyor. Üzerindeki iplik izlerine bakılırsa kötülüklerden korunma niyetiyle kaftanın içine monte edildiği söylenebilir.’Gömlekler şimdi koruma altında; sergilenmek için özel izinle saraydan çıkarılabiliyorlar; ancak kimi zaman hiç hesapta olmayan çok daha özel istekler olabiliyor. Tezcan, Osmanlı Hanedanı’ndan ismini açıklamadığı bir kadının şifa bulmak için tılsımlı gömleklerden birini giyerek bir müddet beklediğini ve sonra teşekkür ederek ayrıldığını söylüyor. Hülya Tezcan yaklaşık 30 yıldır gömlekler arasında yaşasa da tılsımlarını çözmeye hiç çalışmamış. ‘Bir şifre var, bu açık; ama o rakamları ve harfleri çözmek uzmanlık gerektirir. Kaldı ki, giysilerin olduğunu kabul etmeliyiz. Dokuma üzerine çalışanlar da 8 bin çözgü teliyle dokunan Gülistanî Kemha tekniğini henüz çözemediler.’ Hülya Tezcan’ın hazırladığı Padişah Giysileri kitabı önümüzdeki günlerde Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanacak. Şifreyi çözmek Türk tekstiline yeni bir açılım getirecekTürkiye’de tılsımlı gömlekler üzerindeki şifreyi çözmeye çalışan tek isim Mehlika Orakçıoğlu. Bilinen tek isim demek daha doğru; çünkü gömleklere ulaşma hususunda Hülya Tezcan’la bağlantıya geçmiş başka biri yok. 1998’den bu yana ‘Türk Tekstilindeki Kültürel Etkiler’ başlıklı doktora tezi üzerinde çalışan Orakçıoğlu, şu günlerde 2. Selim’in gömleğini inceliyor. Şimdilik gömleğin ön yüzündeki küçük karelere yerleştirilen rakamlarla Fetih Sûresi’nin kodlandığını keşfetmiş. Tezini Londra’daki bir üniversite’de hazırlayan Mehlika Hanım, İngiliz danışmanlarının kendisini bu alana yönlendirdiğini ve asıl niyetlerinin gömlekler üzerindeki kodlama sistemini çözerek günümüz tekstiline yeni bir açılım kazandırmak olduğunu söylüyor: ‘Bu konu, dışarıda daha çok ilgi topluyor. Harvard Üniversitesi bütün imkanlarını ücretsiz olarak seferber etti mesela. Sonunda neye ulaşacağımı bilmiyorum. Kodlama sistemini günümüze uyarlamayı başaramasam bile bu tez bitirilmeyi hak ediyor. Fakat çözebilirsem yeni tekstil tasarımları oluşturmak zor olmayacaktır.’
Osmanlı tekstilini incelerken siyaset, ekonomi ve tarihten yararlanmak gerektiğini söyleyen Orakçıoğlu, tılsımlı gömlekler üzerinde dörde yakın formül kullanıldığını tespit etmiş. Uzun yazılar yerine rakamlar ve harfler tercih etmek sınırlı zemini verimli kullanmayı sağlıyor. Ancak altta, gündelik hayatta pratik olma felsefesi yatıyor. Nitekim Osmanlı döneminde tüccarların uzun cümleler yerine kelimelerin sayısal değerleriyle anlaştığı biliniyor. Gömlekler üzerindeki geometrik desenler ve kodlanan rakamlar bir matematik dehasına da işaret ediyor. Prof. Dr. İsmail Yakıt’ın Türk İslam Kültürü’nde Ebced Hesabı ve Tarih Düşürme (Ötüken Yayınları) adlı kitabından faydalanan Orakçıoğlu, Mimar Sinan’ın da eserlerinde ebced hesabı kullandığını hatırlatıyor.Mehlika Orakçıoğlu sadece bir gömlek üzerinde çalışıyor. İncelenmeyi bekleyen onlarca tılsımlı gömlek olduğu hesaba katılırsa gömleklerin dilinin çözülmesinin hayli vakit alacağı söylenebilir. Fakat onun halihazırda çözdüğü bir figür var. Yavuz Sultan Selim’in kaftanı üzerindeki desenleri inceleyerek ‘ellerini gökyüzüne açmış yakaran insan figürü’ne ulaşan Orakçıoğlu, yurtdışında bu kaftan üzerine üç konferans vermiş. Sanatkârın desenler arasına ustaca gizlediği figür, kutsal hazineleri İstanbul’a taşıyan ve ilk Osmanlı Halifesi unvanını alan Yavuz’un İslamî esasların koruyucusu olduğunu simgeliyor. Mehlika Hanım’a göre, görsel bir illüzyon halinde kimi zaman açıkça görünüp kimi zaman da desenler arasında yiten figürü doğrudan Yavuz Selim’e atfetmek de mümkün. Çünkü taç kullanan tek Osmanlı Padişahı Yavuz.ABD’nin yabancı dille imzaladığı tek antlaşma
“…Yıl, 1783… Avrupa standartlarına göre mütevazı da olsa, yeni bir denizci devlet olan ABD, denizlerde tek başına bayrak gezdirmeye başladı…
Daha 25 Temmuz 1785’te, bu yeni bayrağı taşıyan ilk gemi Cezayir açıklarında Osmanlı gemileri tarafından ele geçirildi. Bu gemi, Boston limanına bağlı, Kaptan Isaak Stevens’ın idaresindeki Maria idi.
Arkasından, Philadelphia limanına bağlı, Kaptan O’Brien’ın Dauphin’i de aynı akıbete uğradı. 1793 Ekim ve Kasım aylarında 11 ABD gemisi daha Osmanlıların eline geçti…
Kongre, 27 Mart 1794 yılında, Osmanlı denizcilerine karşı koyacak güçte savaş gemileri inşa edilmesi veya satın alınması için, Başkan George Washington’a 700.000 altına yakın harcama yetkisi verdi.
Osmanlıların oluşturduğu deniz tehdidi sayesinde, ABD donanmasının temelleri atılıyordu. 5 Eylül 1795’te ABD bu tehdide karşı bir anlaşma yapmayı kabul etti. Bu anlaşmaya göre ABD, Cezayir’deki esirlerin iadesi ve gerek Atlantik’te, gerekse Akdeniz’de ABD sancağı taşıyan hiçbir tekneye dokunulmaması karşılığında, 642.000 altın ve yılda 12.000 Osmanlı altını (216.000 dolar)ödeyecekti.
Dili Türkçe olan ve 22 maddeden oluşan anlaşmaya, Başkan George Washington ve Cezayir Beylerbeyi Hasan Dayı imza koydular…
Böylece ABD yıllık vergiye bağlanmış oldu. Bu, ABD’nin iki asrı aşkın tarihinde, yabancı bir dille imzalanan tek anlaşma olduğu gibi, yabancı bir devlete vergi ödemeyi kabul eden tek Amerikan belgesidir…
Kısacası:
*ABD tarihinde kendi dilinde olmayan tek uluslararası anlaşma Türkçe’dir ve
*ABD tarihinde vergi vermeyi kabul ettiği tek ülke Osmanlı İmparatorluğu’dur….
*ABD başkanı George Wasington Efendi Osmanlı İmparatoru tarafından muhatap görülmemiş ve anlaşma Cezayir beylerbeyi tarafından imzalanmıştır.
Hey gidi günler hey
-
Alp İş Merkezi
Lütfi ALP
Telefon: 533 240 74 99
e-posta: alp015@hotmail.com
Yeni Mahalle Süleyman Demirel Bulvarı No:13 15300 Bucak Burdur